Mimarlik dersleri (hem sana hem de baburlulere) (7 Subat)

Hindistan’in ozellikle kuzey illeri son derece ciddi Islam etkisinde kalmis. Babur donemi anitsal yapilarina sikca rastlaniyor. Bunlarin arasinda cok acayip, sasali yapilar da var tabi. Ama benim genel olarak izlenimim hayal kirikligi. Bunun nedeni bunlarin kotu olmasi degil, hepsi de cillop gibi yapilar! Gidin gorun! Hayal kirikliginin sebebi benim mimari ezberlerim. Orneklerle izah edeyim.
Babur mimarliginin dorugunu temsil eden uc nadide esere goz atalim. Bunlar Delhi'de bulunan Humayun'un anit mezari (1572) ve Jama Masjid (1656), ve Delhi yakinlarinda Agra'da bulunan Taj Mahal(1653). Bu uc anitsal yapiya da belli bir uzakliktan bakildiginda en dikkat ceken mimari oge tabi ki kuru sogan seklindeki kubbeleri. Bu kubbe gayet ortogonal ve dantel gibi islenmis yapinin uzerine koyulunca karsimiza pasta gibi istah acici bir goruntu cikiyor. Hakikaten boyle bir binaya dogru yurup de heyacanlanmamak her yigidin harci degil. Peki ben boyle bir binaya girdigimde ne yaparim? Kumdan cikan caretalarin denize kosmasi gibi hemen kubbeye dogru atilirim, cunku bilirimki atraksiyon orda. Bu sartlanmanin musebbibi ise tabi ki Mimar Sinan’in isik kubbeleri. Amma velakin kubbeyi bul bulabilirsen. Icersi zaten bayagi karanlik. El yordamiyla bir odadan otekine gidiyorum, fakat binanin iciyle disi arasinda bir iliski kurmak mumkun degil. Yani kubbe bal gibi sahte! Dilerseniz su kesitlere bir goz atalim.



Ustte Suleymaniye camiinin kesiti, altta da Suleymaniye’den yuz yil sonra yapilmis Taj Mahal’in kesiti. Ben degil cizimler konusuyor! Soldaki yapinin kubbesi isik huzmelerini davet ediyor. Duvarlardaki curetkar acikliklardan da isik iceriye hucum ediyor. Kubbe adeta havada asili kalmis, icerden hayran hayran seyrediliyor. Sagdaki kubbeyi ise sadece disardan seyredebiliyoruz. Icerden herhangi bir sekilde hissetmek mumkun degil. Uzun lafi kisasi babur mimarliginin kaliteli ic mekan yaratma tasasi olmamis, varsa yoksa disardan fiyakasi yerinde anit yapmak. Ic mekanlar genelde karanlik. Delhi disinda Ahmedabad’da da birkac tane 15. yuzyila ait cami gezdim. Bazilari o kadar karanlik ki, minbere dogru vardigimda resmen icim urperdi. Namaz kilmaya mi gidiyorum(lafin gelisi!), tas ocagina mi iniyorum belli degil.

Cafcafli dis mekan, karanlik ic mekan kombinasyonunu Hindu tapinaklarinda da kural. Bunlarda da iceriye girildigi anda sizi bir kac sira kolon ve onun ardindan sonsuz bir karanlik bekliyor. Benim denk geldigim bir adet istisna var. Hint illerinde gordugum en guzel bina: Ranakpur'daki Jain tapınağı.


Iste pleasantly surprised diye buna denir. Tapinaga disardan yaklasinca yok ya ben girmeyim icerde bir numara yoktur nasilsa diye trip yapmistim, ama sonra yine de girdim tabi. Iste “sublime” mekan boyle yapilir! Din dedigin boyle mekanlarda yeserir! O yuzden Jain kardeslerimi kutluyorum, olayi cozmusler (hindistanin sadece yuzde 0.5’i Hinduizm’le cok yakin akraba iliskisi bulunan Jain dinine mensup;bu azinlik ulkenin en okumus yazmis ve de en varlikli kesimlerinden).

Sonucta atla deve degil, kubbe mi yaptin, o zaman 1. O kubbe icerden hissedilecek, 2. Kubbeye bir sekilde isik banyosu yaptiracaksin, bu kadar basit! Alin fotolara bakin. Ben de bu arada Nuru Osmaniye’nin kubbesi altinda biraz kestiricem.

1 comment:

  1. Bu dediğin olay Kızıl Meydan'daki şu ünlü bol soğanlı katedralde de var. Dış ne kadar alımlı ve davetkarsa iç bir o kadar hayal kırıklığı. Meğer koca bina sadece bir souvenir imiş. Neyse, gelirsin, uzman gözüyle bir de sen değerlendirirsin. :)

    ReplyDelete