Chennai-Pondicherry (17-20 Ocak, 2011)

Delhi’den Chennai’ya 30 saatlik bir tren yolculugu sonucu ulastik. 17 Ocak aksam 11 de bindigimiz tren iki gun sonra sabah 7’de Chennai’ya vardi. Bu kadar uzun saatler gozunuzu korkutmasin. Hint trenleri can! Yatakli vagonda tingir tingir gidiyorsun. Gunduzleri de kitap mi okursun, yazi mi yazarsin, hayallere mi dalarsin ne halt edersen et. Vagon aralarinda kapiyi ac, pufur pufur kir peyzaji seyret. Keyifli seyler bunlar. Tabi Chennai asil gezilecek yer degil, sadece bir terminal (bkz onceki yazi). Hemen ertesi gun Pondicherry’e gitmek uzere otobuse atliyorum. Burasi Chennai’in yaklasik 200 km guneyinde (otobusle uc bucuk saat) Fransizlarin 18. yuzyil koloni denemelerine baskentlik yapmis eski bir sehir. Gitmeden evvel cok ovgusunu isitmisligim var. Ozellikle kolonyel mimarisi ile ilgili. Gunes batmasina yakin vardigim icin direk kalacak yer derdine dusuyorum. Koca sehirde bir tane musluman sokagi var(mis) nasil denk getirdiysem benim otel odasi buraya denk gelmis. Tam da caminin karsisina. Maalesef bunun farkina sonradan vardim. Buralarin cami mimarisine pek alisik degilim. Sonucta bina cok da dikkatimi cekmedi, bayagi cirkin bir sey. Ne zaman mi anladim cami oldugunu? Sabahin korunde ezani beynime yiyince! Ses sonuna kadar acik. Muezzin avaz avaz bagiriyor. Sabahin korunde ezan sesiyle uyanmak bir eziyet, ama bu kadar arsiz, utanmaz derecede detone bir ezanla uyanmak…Insan Sultanahmet muezzininin o makamli notali ezanini hasretle aniyor. O mekanda ikinci bir gece gecirmedim. Otelin sahibine de burda cami varmis neden soylemiyorsunuz kardesim, uykum pic oldu diye cikistim. O kadar gaza ragmen politically correct Hindu otel sahibi sesini cikarmadi. Delikanli adammis.



Pondicherry (yeni ismiyle Puducherry) yasini basini almis Avrupali (ekseriyetle Fransiz tabi) turistin bir film seti havasindaki mekanlarini aheste aheste gezip tozdugu hediyelik esya, yerel el sanatlari dukkanlarini, sanat galerini, cafeleri arsinladigi ufak bir sehir. Beni afakanlarin basmasi cok uzun surmedi. Zaten bir yer yasli Avrupali turist tarafindan istila edilmisse orda backpacker in isi olmaz! Orasi bitmis demektir. Ama nezih ve fotojenik bir sehir, deli gibi fotograf cektim. Gecen yil Shanghai’da Fransiz mahallesinin oldugu yerlerde bayagi oyalanmistim. Fransiz mimarisini kolonilerinden tecrube etmeye devam ediyorum. Avrupa’yi vize uygulamasindan dolayi boykot ettigim surece de bu boyle olucak gibi.

No comments:

Post a Comment